Murakami Edebiyatı



Emily Bronte - Uğultulu Tepeler

Ablamın okumam için en çok ısrar ettiği kitaplardandı Uğultulu Tepeler. Bense, kendisiyle zevkimin uyuşmayacağını düşünerek hep bir şekilde erteleyebildim. Gelin görün ki 1001 Kitap Listesi'nde karşıma çıkınca artık okumam gerektiğini düşünüp bu klasikleşmiş kitabı okudum.


İngiliz edebiyatının üç kardeşlerinden biri Emily Bronte. Üç kardeşte yazar. Bronte, 30 yaşında verem hastalığından vefat etmiş. Yazarın aynı zamanda tek romanı bu. Kitabı çok duyardım ve isminin telaffuzunun vermiş olduğu tebessüm hoşuma giderdi. Gelin görün ki kitap öyle olmadı.

Heathclife ve Cathy'nin talihsiz aşkı anlatılmakta. Elbette bu kadar kısıtlı değil... Hikaye uzuyor da uzuyor. Nedense hiçbir karakteri benimseyemedim. Nitekim, karakter odaklı kitap okumayı seven bir yapım da yoktur. Kitap güzelse sallarım karakterleri. Unutmadan, doğru söylemek gerek. Sadece Ellen'ı sevdim. Anaç tavırları çok hoşuma gitti, sakinleştirdi. Denildiğine göre Gotik edebiyatın temsilcilerinden. Uğultulu tepelerin ve hayaletimsi seslerin olmadığını düşünürsek gotik hava sezmedim. Ben kitabı sevemedim. Sizler nasıl buldunuz?

Can Yayınlarından çıkmış kitabın tanıtım yazısı aşağıda.

İngiltere'de XIX. yüzyılın ikinci yarısı, "Victoria Dönemi" olarak adlandırılan bu dönem, orta sınıfın yükselişini, gösterişli yaşamların moda oluşunu simgeler. Brontë kardeşler, kadının edebiyatla uğraşmasının hoş görülmediği bu yıllarda, önce bir erkek kimliğiyle şiirler, sonra kendi adlarıyla klasikler arasında yer alacak üç önemli romana imza atmıştır. Emily Brontë 1848'de öldüğünde dünya edebiyatının en güzel romanlarından birini, Uğultulu Tepeler'i bırakmıştır ardında. Bu Victoria dönemi romanı, kimine göre dünyanın gelmiş geçmiş en büyük aşk romanı, kimine göre her okunuşunda değişik tatlar veren çağlar ötesi bir eser, ya da insanın içine işleyen bir anlatımla dile getirilmiş uzun bir şiirdir.

Ölümünden bir yıl önce bitirdiği Uğultulu Tepeler'deki kişilerin yalnızca hayal ürünü kişiler olmadığı, Brontë'nin çevresindeki gerçek kişilerden derin izler taşıdığı da bir gerçektir. Sevgi, kin, nefret, öç alma tutkusu gibi güçlü duygularla örülü bu gençlik öyküsü, patladı patlayacak bir cinsellikle doludur. Daha otuz yaşındayken veremden ölen, son derece duyarlı, hiç evlenmemiş bu genç kadın yazar, tüm canlılığıyla bu romanda vardır. Okuyanın yaşına, deneyimlerine ve duyarlılığına göre değişkenlik gösteren, farklı zamanlarda okunduğunda değişik tatlar veren, tekrar tekrar okuma isteği uyandıran bir başyapıt.

Yorum Gönder

 

© Kitaplık Manzaraları Yazarın izni olmadan alıntı yapılamaz. Tüm hakları Kitaplık Manzaları'na aittir.
by Sezer Akın WooThemes